Bir insanın hayatta kalabilmek için bakıma ihtiyaç duyan bir bebekten, kendi kendine tüm ihtiyaçlarını karşılayan, sosyal ve sağlıklı bir bireye dönüşme sürecinde, oyun önemli bir yer tutar. Oyun basitçe hayatın bir provası olarak görülse de, aslında bundan çok daha fazlasıdır. Bir çocuğun sosyal, fiziksel ve bilişsel gelişiminin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için oyun vazgeçilmez bir araçtır. Eğitici oyun dendiğinde, bir yetişkin bakış açısı ile çocuklara bilgi öğreten oyunlar anlaşılmamalıdır. İyi bir eğitici oyun, çocukların bilgiyi öğrenmesini değil, keşfetmesini sağlar. Bu yüzden eğitici oyunlar oynarken çocuklar; problem çözme becerilerini, motor becerilerini, sosyal becerilerini, yaratıcılıklarını ve öz güvenlerini geliştirebilirler.
Dilimizde yerleşmiş bir laf vardır, “Uyusun da büyüsün.” Uyku elbette çocukların gelişiminde önemli rol oynar, fakat çocuklar aslında oynarken büyürler. Öğrenme, beyindeki nöronlar arasında yeni bağlantılar oluşmasıyla gerçekleşir. Bunun yolu da keşfetmekten geçer. Bu yüzden çocukların uyaran bakımından “zengin” bir çevrede olması önemlidir. Burada “zengin”den kasıt, çok fazla oyuncak olması ya da çocuğa pahalı oyuncaklar alınması değildir. Basit bir kartondan bile, çocuğun gelişimi için çok faydalı olabilecek onlarca oyun üretilebilir. “Zengin” kelimesi, farklı uyaranları çağrıştırmak için kullanılmıştır. Öğrenme eğer beyindeki nöronlar arasında farklı bağlantılar kurularak gerçekleşiyorsa, çocuk oyun oynarken farklı şeyler keşfediyor olmalıdır.
Öğrenme Keşifle Başlar
Peki keşif süreci nasıl ilerler? İnsan duyu organları aracılığıyla çevresiyle ilişki içine girer. Bir bebek için, gördüğü her şey yenidir ve keşfedilmeyi bekler. Bu yüzden bir bebeği gözlemlediğinizde, sıklıkla objelere dokunmak istediğini görürsünüz. Burada merak büyük rol oynar. Bir objeye ulaşmaya çalışmak, dokunmak, kaldırmak, yerini değiştirmek aslında bir anlamda pratik yapmaya da yarar. Yani hem bilişsel gelişim için, hem de fiziksel gelişim için önemlidir. İnce motor becerileri henüz gelişmemiş bir çocuğun, bu becerilerini geliştirmesi için pratik yapması gerekir. Oyunlar çocukların bu becerilerini geliştirebilmeleri için güvenli bir alan sağlar.
Çocuk çevresiyle sadece tek başına iletişime geçerek keşif yapmaz. Başka çocuklarla ve yetişkinlerle de iletişim halindedir ve böylece sosyal becerilerini geliştirir. Bir çocuğun bir yetişkinle kurduğu iletişim, başka bir çocukla kurduğu iletişimden farklıdır. Anne baba ya da kardeşlerle oynanan oyunlar da, diğer çocuklarla oynanan oyunlardan farklıdır. Çocuklar, diğer çocuklarla daha eşit düzlemde iletişime geçerler. Basit bir örnek vermek gerekirse, ebeveynler çocuklarıyla oynarken, çocuğun mutlu olmasını ve iyi vakit geçirmesini hedefleyebilirler, fakat diğer çocukların başkalarına iyi vakit geçirtmek gibi bir amacı yoktur. Bu nedenle diğer çocuklarla oynarken, çocuk aslında daha eşit düzlemde uyum sağlamayı, liderlik etmeyi, başkalarının farkında olmayı, hep birlikte iyi vakit geçirmeyi öğrenir. Kısacası kendisinin odakta olduğu değil, topluluğun odakta olduğu bir ortamda kendini ifade etmeyi öğrenir.
Toparlamak gerekirse, oyun çocuklar için vazgeçilmezdir. Eğitici oyunların odağında, bilgi öğretmek değil, bilgiyi keşfetmek olmalıdır. Çocukların doğuştan getirdikleri en önemli öğrenme motivasyonu “merak” hiçbir zaman kaybettirilmemelidir. Çocuklar oyun oynayarak fiziksel, bilişsel ve sosyal olarak gelişir ve toplumda kendi ayakları üzerinde durabilen mutlu bireyler olabilirler.
Blog’a her gün eklenen yeni yazılar ve Montessori etkinlikleri için abone olmayı unutmayın. Yeni yazıları mailinizden takip edin…