Çocuğu çalıştım. Çocuğun bana verdiklerini aldım ve onları ifade ettim. İşte Montessori Yöntemi budur.
Montessori, İtalya’nın ilk kadın doktoru Pedagog Maria Montessori tarafından oluşturulmuş bir eğitim sistemidir. Bu sistem çocuğun ihtiyaçlarını anlama ve ona uygun alan oluşturmaya dayanır. Yetenekleri ve ilgi alanlarını baz alarak, her çocuğun farklı öğrenme hızında olduğunu kabul eder ve buna uygun esnek bir eğitim süreci tasarlar. Sonucunda çocukların kendi kendilerine yetebilmelerini ve içlerinde var olan potansiyel karakterlerinin oluşmasını amaçlar.
Maria Montessori ilk olarak zeka engelli çocuklar ile çalışmaları sonucunda bu felsefenin temellerini atmıştır. Daha sonra ise bu metodu tüm çocukların eğitiminde uygulamaya karar vermiştir. İlk Çocuk Evi’ni açarak tüm çocuklar için bu eğitim metodunu uygulamaya başlamıştır.
Montessori felsefesi temel olarak çocuğun ileride olacağı kişiyi, potansiyel olarak içinde taşıdığı düşüncesine dayanır. Çocuğun bu potansiyele ulaşması için alan ve özgürlüğe ihtiyacı vardır. Bu anlamda özgürlük; düzen ve özdisiplin çerçevesinde gerçekleşir.
Son yıllarda yapılan araştırmalar 6 yaşına kadar çocukların belirli bir düzeyde sosyal becerileri edinemedikleri takdirde hayatları boyunca risk altında olma olasılığının yüksek olduğunu göstermiş. Bu da bize doğumdan itibaren ilk 6 yılın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre, Montessori yöntemiyle eğitim alan anaokulu öğrencilerinin normal müfredata göre eğitim alan anasınıfı öğrencilerinden Sosyal İşbirliği, Sosyal Etkileşim ve Sosyal Bağımsızlık alt boyut puanlarında anlamlı düzeyde farklılık olduğu görülmüş.
Montessori Yöntemi; çocuklara araştırma, deneme, hata yapma ve hatalarını kendi kendilerine düzeltmeleri için fırsatlar tanır.
0-6 yaş arasında çocuklardaki öğrenme hızı ve kapasitesi, bir daha hayatın hiçbir alanında ulaşılamayacak yüksek düzeyde gerçekleşiyor. Bu nedenle bu dönemdeki çocukların yaşadığı deneyimler ve aldıkları eğitimler hayatlarının tümünü etkiliyor.
Temelinde Montessori Felsefesi şu şekilde işler;
- Montessori felsefesine göre çocuk bir bireydir ve özgür seçim yapma hakkına, ve özgürlüğün getirdiği sorumluluğu alma yetisine sahiptir.
- Çocuğun özgür olacağı ortam hazırlanır, gelişim kategorilerine uygun materyaller yerleştirilir. Ayrıca kendi ihtiyacını karşılayabileceği her şey onun ulaşabileceği şekilde düzenlenir.
- Seçim yapma, süre belirleme, materyali kullandıktan sonra toplama ve yerleştirme sorumluluğu çocuğa aittir.
- Ebeveyn/Öğretmen burada pasif bir rehber görevi görür. Çocuğu yönlendirmek değil, izleyerek gelişimini anlamak, uygun materyalleri sunarak desteklemek durumundadır.
- Çocuğa saygı esastır. Kendi seçimlerini gerçekleştirmeleri için fırsat verildiğinde içindeki potansiyeli keşfeder ve yüzeye çıkarır.
Maria Montessoriye şöyle diyor; “Çocuğa olan ilgimiz ‘ona bir şeyler öğretme’ hevesiyle değil, ama onun içinde yanan ve zeka denilen ışığın sürekli yanmasını hedefleyerek olmalıdır”.
Bu anlayışla çocuğun kendine yetebilmesi, taşıdığı potansiyel kişi olabilmesinin yolu hazırlanır. Montessori yöntemi; çocukların soru üreten ve cevap arayan bireyler olarak yetişmesini amaçlar. Felsefenin özü, üreten, çevreye ve insanlara saygılı, mutlu insan yetiştirmektir.
Çocuğun sorgulaması, merak etmesi desteklenir ve bu duyguları teşvik edilir. Kendi sorumluluğunu alan, kararlarını verebilen ve kendine güvenen çocuklar yetiştirmek önemlidir. Kültürümüze de bir açıdan yakın olan bu metod çocuğun kendini yönetebilmesini destekler. Bu özgürlük alanının sınırlar çerçevesinde çizilmesi çok önemlidir. Çocuklara her konuda özgürlük değil, sınırlar dahilinde özgürlük tanınır. Örneğin istediği oyuncakla oynama kararını verebilen çocuklar, sonrasında materyallerini de toplama ve aldığı yere yerleştirme konusunda sorumluluk almalıdır.
Montessori Eğitiminin Faydaları Nelerdir?
Montessori merkezli bir eğitim çocuk merkezlidir; çocuğun hayatındaki o anda ihtiyacına, ilgi alanlarına ve öğrenme tarzına dayanır. Montessori tabanlı bir yaklaşım, çocukların tümünde aynı eğitimi uygulamak yerine, çocukların hepsinin aynı şekilde öğrenmediği veya aynı ihtiyaçlara sahip olmadığı gerçeğini dikkate alır.
Montessori, çocukların kendi kendini motive etmelerine, disiplinli olmalarına ve odaklanmalarına yardımcı olur ve geleneksel dersliklerde çok fazla kaybedilen merak duygusunu muhafaza eder. Çocuklara gelecekteki yaşamlarında başarılı olmak için araçlar verilir. Genellikle yaşam boyu öğrenenler ve problem çözücüler, yenilikçi ve iyi takım oyuncuları olurlar. Çevrelerine ve birbirlerine karşı özenli ve saygılı davranırlar. Kendi hızlarında ve yeteneklerinde çalışabilirler.
Montessori temelinde çocuğun kendi bireyselliğini ve özgünlüğünü de bulmayı amaçlar. Bu da çocukların dış etkenlere karşılık kendi karakterlerini geliştirmelerine yardımcı olur. Kendi kararlarını verebilen, sorumluluğunu alan, kendine güvenen çocukların ileride birey olarak da güçlü karaktere sahip olmalarını bekleriz.
Montessori yaklaşımı, yalnızca akademik eğitime değil, aynı zamanda çocuğun kişisel ve sosyal gelişimine de odaklanır. Günümüz dünyasında başarı, yalnızca notlar ve derecelerle ölçülmez. Güçlü çalışma alışkanlıkları, öz motivasyon, bağımsız düşünme ve mükemmel iletişim becerileri, akademik ve kariyer başarısı için Montessori eğitiminin ayrılmaz bir parçasıdır.